Pazartesi, Mart 26, 2012

Vincent Willem van Gogh: Gece Kafesi


"Van Gogh, gençliğini bir sanat simsarlığı firmasında çalışarak geçirmiş, kısa süren bir öğretmenlik deneyiminden sonra da Belçika'da fakir bir madenci kasabasında misyonerolmuştur. Resim kariyerine 1880'den sonra başlamıştır. Başlangıçta koyu ve kasvetli renklerle çalışan Van Gogh, Paris'te tanıştığı izlenimcilik ve yeni izlenimcilik akımlarının etkisiyle canlı renklere geçmiş; Güney Fransa'da geçirdiği süre zarfında da bugün yaygın olarak tanınan kendine özgü resim tarzını geliştirmiştir.
Van Gogh, ömrünün son on yılı boyunca yaklaşık 900 suluboya/yağlıboya resim ve 1100 karakalem çalışma üretmiş, en meşhur eserlerini ise ömrünün son iki yılında yapmıştır. 1888'de ressam Paul Gauguin ile arkadaşlığının bozulması üzerine sol kulağının bir kısmını kesmiş, giderek kötüleşen ruhsal hastalığı sonucunda kendini göğsünden vurarak intihar etmiştir. Kimi sanat tarihçileri Gauguin ile yaptıkları hareretli bir tartışma sonucu Gauguin'in isteyerek ya da kendini gard amaçlı olarak Van Gogh'un kulağını kestiğini de iddia ederler.
Van Gogh, resim kariyeri boyunca kardeşi Theo'dan aldığı maddi destek sayesinde ayakta durabilmiştir. İki kardeşin arkadaşlığı, 1872'den itibaren birbirlerine yazdıkları mektuplarla belgelenmiştir.
20. yüzyıl sanatını ciddi şekilde etkilemiş olan Van Gogh, fovistlerin ilham kaynaklarından biridir ve Empresyonizmin öncülerinden kabul edilir."
Vincent van Gogh, Hollanda'nın güneyindeki Noord-Braband bölgesinde bulunan Zundertkasabasında, Protestan rahibi Theodorus van Gogh ve Anna Cornelia van Gogh'un ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Van Gogh'un doğumundan bir yıl önce, annesi bir ölü doğum yapmıştı. Eğer bu bebek ölmeseydi Vincent ismi ona verilecekti. Bu olayın genç Van Gogh'u derinden etkilediği ve Van Gogh'un sanatındaki kimi öğelerin bu olaydan kaynaklandığı ileri sürülmüştür.[3] Van Gogh dört yaşındayken kardeşi Theodorus (Theo) doğdu. Van Gogh'un Theo dışında bir erkek (Cornelius), üç de kız kardeşi (Elisabeth, Anna, Wil) vardı.
Van Gogh, 1864'te Zundert'e 30 km uzaklıktaki Zevenbergen yatılı okuluna yazıldı. 1866'da ise ortaokul için Tinburg'a geçti. 1868'de eğitimini yarıda bırakarak Zundert'e döndü. Sonradan kardeşi Theo'ya yazacağı bir mektupta, çocukluk yıllarını "kasvetli, soğuk ve kısır" olarak betimleyecekti.-Wikipedia

Salı, Mart 20, 2012

Baharın İlk Sabahları / Orhan Veli Kanık

Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.
Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
Derim ki: ´Sıkıntılar duradursun!´
Şairliğimle yetinir,
Avunurum.

GÜZEL HAVALAR / Orhan Veli Kanık


Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada âşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.

Salı, Şubat 28, 2012

EVLiLiK

Yeryüzüne birlikte geldiniz ve sonsuza dek birlikte yaşayacaksınız,
Ölümün ak kanatları günlerinizi bölene dek birlikte olacaksınız,
Tanrı'nın suskun anıları katına eriştiğinizde bile birlikte olacaksınız,
Ama bırakın da bunca beraberliğin arasında biraz boşluklar olsun,
Ve Tanrısal alemin rüzgarları esip dolanabilsin aranızda,
Birbirinizi sevin, ama sevginin üzerine bağlayıcı anlaşmalar koymayın,
Bırakın yüreklerinizin sahilleri arasında gelgit çalkalanan bir deniz olsun Sevgi
Birbirinizin kadehini onunla doldurun ama aynı kadehe eğilip içmeyin,
Ekmeğinizi bölüşün, ama aynı lokmayı dişlemeye kalkmayın,
Şarkı söyleyin, dans edin, eğlenin birlikte, ama ikinizin de birer Yalnız olduğunu unutmayın,
Çünkü lavtadan dağılan müzik aynı, ama nağmeleri çıkaran teller ayrıdır,
Yüreklerinizi birbirine bağlayın ama biri ötekinin saklayıcısı olmasın,
Çünkü ancak Hayat'ın elidir yüreklerinizi saklayacak olan,
Hep yanyana olun, ama birbirinize fazla sokulmayın,
Çünkü tapınağı taşıyan sütunlar da ayrıdır,
Çünkü bir selvi ile bir meşe birbirinin gölgesinde yetişmez....

Halil Cibran

...AŞK...

Aşkı konuşmak için dudaklarımı kutsanmış ateşle temizledim, ama hiçbir sözcük bulamadım.
Aşktan haberdar olduğumda sözler cılız bir hıçkırığa dönüştü, yüreğimdeki şarkı derin bir sessizliğe gömüldü.
Ey bana gizlerinin ve mucizelerinin varlığına inandığım Aşk 'ı soran sizler,
Aşk peçesiyle beni kuşattığından beri ben size aşkın gidişini ve değerini sormaya geliyorum.
Sorularımı kim yanıtlayabilir? Sorularım kendi içimdeki için; kendi kendime cevaplamak istiyorum.
İçinizden kim içimdeki benliği bana ve ruhumu ruhuma açıklayabilir?
Aşk adına söyleyin, yüreğimde yanan, gücümü tüketen ve isteklerimi yok eden bu ateş nedir?
Ruhumu kavrayan bu yumuşak ve kaba gizli eller nedir; yüreğimi kaplayan bu acı sevinç ve tatlı keder şarabı nedir?
Baktığım bu görünmeyen, merak ettiğim açıklanamayan, hissettiğim hissedilemeyen şey nedir? Hıçkırıklarımda kahkahanın yankısından daha güzel, sevinçten dahamutluluk verici bir keder var.
Neden kendimi beni öldüren ve sonra şafak sökene kadar tekrar dirilten, hücremi ışığa boğan bu bilinmeyen güce veriyorum?
Uyanıklık hayaletleri kurumuş gözkapaklarımın üstünde titreşiyor ve taştan yatağımın etrafında düş gölgeleri uçuşuyor.
Aşk diye seslendiğimiz şey nedir? Söyleyin bana, bütün anlayışlara sızan ve çağlarda gizli olan o sır nedir?
Başlangıçta olan ve herşeyle sonuçlanan bu anlayış nedir?
Yaşam 'dan ve Ölüm 'den, Yaşam 'dan daha acayip, Ölüm 'den daha derin bir düş oluşturan bu uyanıklık nedir?
Söyleyin bana dostlar, içinizde Yaşam 'ın parmakları ruhuna dokunduğunda Yaşam uykusundan uyanmayan biri var mı?
Yüreğinin sevdiğinin çağrısıyla babasından ve annesinden vazgeçmeyecek kimse var mı?
İçinizden kim ruhunun seçtiği kişiyi bulmak için uzak denizlere açılmaz, çölleri aşmaz, dağların doruğuna tırmanmaz?
Hangi gencin yüreği tatlı nefesli, güzel sesi ve büyülü dokunuşlu elleriyle ruhunu kendinden geçiren kızın peşinden dünyanın sonuna gitmez?
Hangi varlık dualarını bir yakarış ve bağış olarak dinleyen bir Tanrı 'nın önünde yüreğini tütsü diye yakmaz?
Dün kapısından geçenlere Aşk'ın sırları ve değeri sorulan tapınağın girişinde durmuştum. Ve önümden çok zayıflamış, yüzü hüzünlü yaşlı bir adam iç çekerek geçti ve şöyle dedi:
'Aşk bize ilk insandan beri bağışlanmış bir güçsüzlüktür.'
Yiğit bir genç karşılık verdi:
'Aşk bugünümüzü geçmişe ve geleceğe bağlar.'
Ardından kederli yüzlü bir kadın hıçkırarak şöyle dedi:
'Aşk cehennem mağaralarında sürünen kara engereklerin ölümcül zehiridir.
Zehir çiy gibi taze görünür, susuz ruhlar aceleyle içer onu; ama bir kere zehirlenince hastalanır ve yavaş yavaş ölürler.'
Sonra gül yanaklı bir kız gülümseyerek dedi ki:
'Aşk Şafak 'ın kızları tarafından sunulan ve güçlü ruhlara güç katıp onları yıldızlara çıkaran bir şaraptır.'
Ardından çatık kaşlı, kara giysili, sakallı bir adam geldi:
'Aşk gençlikte başlayıp biten kör cahilliktir.'
Bir başkası gülümseyerek açıkladı:
'Aşk insanın tanrıları mümkün olduğunca fazla görmesini sağlayan kutsal bir bilgidir.'
Sonra yolunu asasıyla bulan kör bir adam konuştu:
'Aşk ruhlardan varlığın sırlarını gizleyen kör edici bir sistir;
yürek tepeler arasında sadece titreşen arzu hayaletlerini görür ve sessiz vadilerin çığlıklarının yankılarını duyar.'
Çalgısını çalan genç bir adam şarkı söyledi:
'Aşk ruhun çekirdeğindeki yangından saçılan ve dünyayı aydınlatan bir ışıktır.
Yaşam 'ı bir uyanışla diğeri arasındaki güzel bir düş olarak görmemizi sağlar.'
Ve paçavraya dönmüş ayaklarının üzerinde sürüklenen güçsüz düşmüş çok yaşlı bir adam titrek bir sesle şunları söyledi:
'Aşk mezarın sessizliğinde bedenin dinlenmesi, Sonsuzluk 'un derinliklerinde ruhun huzura ermesidir.'
Ve onun ardından gelen beş yaşındaki bir çocuk gülerek dedi ki:
'Aşk annemle babamdır, onlardan başka kimse bilmez aşkı.'
Ve böylece Aşk'ı tarif eden herkes kendi umutlarını ve korkularını bıraktı önüme sır olarak.
O anda tapınağın içinden gelen bir ses duydum:
'Yaşam iki yarıya ayrılmıştır: biri donar, biri yanar; yanan yarı, Aşk 'tır.'
Bunun üzerine tapınağa girdim, sevinçle diz çökerek dua ettim:
'Tanrım, beni yanan alevin besleyicisi yap...
Tanrım beni kutsal ateşine at...'

Halil Cibran

Cumartesi, Haziran 11, 2011

Yıllar, ne zaman geldiniz ve ne zaman geçtiniz bizim kapıdan...

Yılların ne zaman gelip ne zaman sonlandığını eski fotoğraflarıma baktığımda farkediyorum, gözlerimi kaçırır gibi zamanın oynadığı oyundan... Çocukluğum; çamurdan ev yaptığım oyun saatleri, kardeşimin elini sıkı sıkı tuttuğum akşam gezmeleri -ne kadar sıkabilirse o küçük ellerle artık, mavi önlük giydiğim okul yıllarım, lise üniformam, beyaz gömleğim ve kıravatım, pileli eteğim, örgülü saçlarım... Büyümek bu sanki, geçmişe bakıp hüzünlenmek kimi zamanda dudağının kenarından kalbi kırık bir buğse kırıntısı bırakmak gibi bir şey, olgunlaşmak... Annemin saçında ilk beyazı gördüğüm günü hatırlıyorum, ne çok hüzünlenmiştim, neredeyse ağlayacaktım, "anne lütfen yaşlanma, saçında hiç beyaz olmasın..." diye ağlamıştım. Şimdi yaşım, annemin o günkü yaşında değil, ama saçımda ilk beyazı gördüm bile, tek beyaz, kalın bir saç teli...

Yıllar geçse bir dert, geçmese bir dert, ne zormuş insan olmak, ne zormuş yaşamak... Şimdi yıllar geçmese, doğacak çocuklarımı göremem, onları ilk kucağımıza aldığımız günleri, ilk yürüyüş, okul hazırlıkları, mezuniyetleri, evlendiklerini göremem... İnsan hep aynı yaşayamaz, mutlaka yarının gelmesi, bugünün bitmesi lazım... Mevsimlerin değişmesi, güneşin açması, yağmurun yağması, rüzgarın yapraklarını dökmesi, karın yağması ve toprağın yeniden yeşererek doğaya can vermesi gerek. İnsanın doğması, yaşaması, yaşatması, ölmesi ve yerini yenilerinin alması gibi.

Bu dünya hakkaten yalan dünya... Tiyatro sahnesi! Üzerine düşecek ya da almak istediğin rolleri al, oyna ve sahneden çık der gibi bir şey, yaşam bu işte! Yaşama sanatı ne peki? Yaşama sanatı ölmeyecek gibi düşünmek, her gün gününü gün etmek, ne yapmak istiyorsan onu yapmak, belki bazen kural tanımamak, bencil olmak, kendini dünyanın merkezine koyarak hareket etmek ve böylece mutlu olduğunu düşünerek kendini kandırmanın adı da "yaşama sanatı"...  Burada tanımladığım yaşama sanatından çok uzak yaşamakla beraber, yıllar geçsede kalbimin ve güzelliğimin hep aynı canlılıkta kalmasını diliyorum...

Çarşamba, Haziran 01, 2011

'Bu kadar çapkın olma demedim mi'

her güzele koşma demedim mi
her tatlı söze kanma demedim mi
aldatır seni inanma demedim mi

olmaz olmaz, bu iş olamaz
hiç yalvarma bu iş olamaz

bu kadar çapkın olma demedim mi
göğsünü böyle açma demedim mi
gözler manalı süzme demedim mi

çalım satma bu iş olamaz
hiç yalvarma bu iş olamaz

eloğlu bakmaz gözün yaşına
ne işler açar sonunda başına
kimseler koşmaz imdadına
pişman olur dönersin bana

bu kadar çapkın olma demedim mi
her güzele koşma demedim mi
aldatır seni kanma demedim mi

olmaz olmaz, bu iş olamaz
hiç yalvarma bu iş olamaz

-Fikret Şeneş


Salı, Mayıs 31, 2011

'sen bakarken soyunamıyorum'

Beklemekte olduğun şey ancak onu beklediğini unuttuğunda gerçekleşir:
Bu evrenin
'sen bakarken soyunamıyorum'
deme şeklidir.






Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı.
...Bütün duygulardan önce
Öğrendim ayr...ılığı.
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben.
Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten.
Ürküyorlar gözümdeki ateşten.
Ürküyorlar dilimdeki zehirden.
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen gözü kara cesaretimden.
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum
İçimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı,
Bir yanım buz sarayı.

- Murathan Mungan

Cuma, Mayıs 27, 2011

Mesut Olma Sanatı, Michael Atma

Şayet mutluluk, varmayı beklediğin bir duraksa, o halde daha çok yolun var demektir. Burada en büyük hatamız, mutluluğun bize, bizim dışımızda bir yerlerden geleceğini düşünmektir. Danışanlarımın çoğu, stresli haldeyken gülümsemelerinin imkansız olduğunu söylüyor.
Kendilerince haklılar tabi. Problemi oluşturan şey aslında içinde bulunduğunuz durum değil, o problemi nasıl gördüğünüzdür. Yani onun bir sorun olduğunu düşünüyorsanız haklısınız, bir sorun olmadığını düşünüyorsanız yine haklısınız. Diyebiliriz ki, mutlu ya da mutsuz olmaya çoğu kez kendimiz karar veriyoruz.

Mesut Olma Sanatının Yasaları

Mesut olmaya karar ver: Mutlu olmayı hayatınızın önceliği haline getirmelisiniz. Nasıl zayıflamak için günde en az 20 dakikanızı egzersize ayırmanız gerekiyorsa, mutlu olmak için de her gün bu fikre belli bir mesai ayırmalısınız. 

Mutluluğu değer ver: Seçimleriniz, değerlerinize göre belirlenir. Eğer yaşamınızda mutluluğa öncelik vermiyorsanız, diğer tercihleriniz ön sıralara geçer. Mutluluk öncelikleriniz listesinde kaçıncı sırada yer alıyor? İş, kariyer, giyim-kuşam, diğerlerinin düşünceleri… Tüm bunlardan önce mi sonra mı geliyor?

Negatif olaylar karşısında reaksiyonunu kontrol et: Olumsuz düşünceleri ve hisleri tetikleyen olaylar ile onlara vereceğimiz reaksiyon arasında kısa bir an vardır. Bu anı iyi değerlendirin, sakin olun ve cevabınızın ne olacağını gözden geçirin. Negatif olaylara vereceğiniz yanıt, mutluluğunuz/mutsuzluğunuz üzerinde birincil derecede rol oynar. Reaksiyonunuzu kontrol ederek, mutluluğunuzu da kontrol etmiş olursunuz.

Mutluluğu düşün: Mutsuz kimseler problemleri üzerinde çokça düşünürler, durmadan kendilerini ya da başkalarının suçlamak içi bahane ararlar. Bu, düşünmek değil, çamurda yuvarlanmak gibi bir şeydir. Düşünmekse problem çözme, kendin ve diğerleri için en iyi olanı arama eylemlerini içerir. Günde en az 10 dakika mutlu olduğunuz bir anı hatırlayın ve o an hissettiklerinizi yeniden duymayı deneyin.

Boş durma, bir şeyler yap: Hayatınızı güzelleştirmek için bir şeyler yapmıyorsanız, kendinizi karanlık duygularınıza kurban ediyorsunuz demektir. Bir şeyden ötürü kötü hissederken, iyi hissettirecek herhangi bir şey yapabilmek mutluluk sanatında ne kadar mücadeleci olduğunuzu gösterir. Öte yandan, proaktif yaklaşım, yani problemleri öngörüp tedbir almak vücudumuzun stres kaynaklı hormonlar üretmesini engeller. Bir süre sonra, bunun doğal bir süreç haline gelmesini tetikleyerek ruhsal dengenin uzun vadede korunmasına yardımcı olur.

Şu anda mutlu ol: Kendinize şu soruyu sorun: “Şu an mutlu olmak için neye ihtiyacım var?” Bu belki komik bir video izlemek, sevdiğiniz bir şarkıyı dinlemek, eşinize kahve yapmak ya da dua etmek olabilir. Büyük ya da küçük, her ne olursa olsun, günün belli bir kısmını sizi o an için mutlu edecek bir şeyler yapmaya ayırın.

Şükretmeyi öğren: Her gün şükredecek 3 şey bulun ve bunun sebeplerini belirleyin. Bu sizi şükrettiğiniz her neyse, ona daha kuvvetle bağlayacaktır. Hayatınızda şükredecek ve müteşekkir olacak ne kadar çok şey ve kişi bulursanız, içsel mutluluk bankasındaki hesabınız o kadar kabaracaktır.

Affet: Bazen iyi insanların da başına kötü şeyler gelir; iyi insanlar da kötü şeyler yapabilir. Bu durumda sizi üzeni affedip, yeniden mutlu olmanın yolunu bulmaktan başka yapacak bir şey yoktur. Geçmişte yaşanan üzücü olaylara takılıp kalmak, acımızın ömrünü uzatmaktan başka bir işe yaramaz. Negatif olaylara yaşamınızda yer ayırmak ve onları her hatırlayışınızda bu yeri sağlamlaştırmak sizi güçsüz bırakır. Bunun yerine geçmiş acılarınız ve pişmanlıklarınızla tüm bağınızı kesin, onlarla yolunuzu ayırın.

Hayatındaki negatifleri dengeleyecek pozitifler bul: Can sıkıcı durumlarda otomatik olarak negatif duygular ağır basar. Sizi mutlu eden küçük şeylerin listesini yapın. Negatif bir duygunun baş gösterdiği anda bunlardan 5 tanesini uygulayın. Bir müzik parçası dinlemek, bir tabloyu seyretmek, çocuğunuzun başını okşamak, eşinizle sohbet etmek… Olumsuz ruh halinizi dengelemek için en etkili yollardan biri, olumlu ruh hali yaratacak uygulamalardır.

Mutluluk provası yap: Mutluluk kas gibidir. Evet, yanlış duymadınız. Mutluluk üzerinde ne kadar çok çalışırsak, o da o kadar güçlenir. Mutluluk için bahaneler yaratmak, küçük şeylerden mutluluk duymak bir süre sonra bir alışkanlık haline gelir. Mutluluk yaşamımıza öylesine nüfuz eder ki, bir yerlerde bekleyen, bizim dışımızda gelişen bir sonuç değil, hayatımızın bir parçası olmuştur artık.
Mutluluk promosyonu yap: Ne yaparsan karşılığında onu bulursun. Diğer insanları iyi hissettirmenin ve mutlu etmenin insana geri dönüşümü derin ve hakiki bir mutluluktur. Mutluluk dağıt ki, yine onu toplayasın.

Ruhunu besle: Kendinize, enerjinize ve potansiyelinize inanırsanız, hayattaki her türlü tehdit ve tehlikeyle yüzleşebilirsiniz. Enerjinizi yenilemek için, ruhunuzu tazelemelisiniz. Bu da kalbinizin sesine kulak vererek onun ihtiyaçlarını karşılamakla olur. Zihnimizde kimi zaman iki zıt ses konuşur durur. Biri pozitif, iyimser ve ılımlıdır; diğeri ise kötümser, karamsar ve yargılayıcıdır. Bunun farkına varmak ve ikinciye kulak asmamak bizim elimizdedir. Zihninizi gözlemlemeyi öğrenin ve onun takıntılı doğasına yenik düşmek yerine, huzurlu ve sakin yönünü geliştirmeye çalışın.

Perşembe, Mayıs 26, 2011

'Karaktere Göre Aşkın Halleri'

Aşk doludizgin bir coşku, şelaleye kapılmış su damlası gibi çaresiz bir akışa kapılmadır. Hayatın renklerinin daha farklı, daha canlı görülmesi; bir olmanın ne demek olduğunun hissedilmesidir. Fakat herkes aşkı aynı şekilde yaşamaz. Aşkın nasıl yaşanacağını toplumsal, kültürel ve bireysel birçok etmen etkiler. Bunların en önemlilerinden biri de kişilik yapısıdır. Kişilik yapısını oluşturan duygu yaşama, düşünce biçimleri, tutum ve davranış kalıpları insanların aşkı nasıl yaşayacaklarını ve nasıl bir aşk yaşayacaklarını belirler. Kimi aşkını dünya âleme ilan ederek, kimi kendi halinde, kimi sarhoş olmuş gibi, kimi ortada sanki hiçbir şey yokmuş gibi yaşar. Fakat görünüşe bakıp hangisinin gerçek aşk olduğu arayışına hiçbir zaman girilmemelidir. Herkesin gerçek aşkı kendine göredir. Herkesin aşkı kendisi için gerçektir.

İçedönük İnsan Aşkı Nasıl Yaşar?   

İçedönük insanların aşkları da içedönüktür; iç dünyada esen fırtınalar dış dünyaya yansımaz. Duygularını ifade etmekten kaçınan yapıları nedeniyle ne sevgi dolu sözler söyledikleri duyulur, ne de sıcaklık hissettiren dokunuşları olur. Sevdiklerine kolayca dokunamaz, sarılamazlar. Sarıldıklarında ise sıcak bir yakınlık değil,  mekanik bir dokunuş hissedilir. Canlı, hareketli insanlarla karşılaştırıldığında sanki aşk yaşamıyormuş izlenimine bile kapılmak mümkündür. Aşkları ve sevgileri sessiz, sakin ve gürültüsüzdür. Gördüklerinizle karar vermeye kalkarsanız âşık olmadıklarını bile düşünebilirsiniz. Bağlanmaktan ve yakın olmaktan korkmaları, eninde sonunda kaybedeceklerine ya da terk edileceklerine olan inançları onları aşk yaşarken de temkinli olmaya iter. Onlar için çok yakına varılmayan aşk, daha güvenceli görünür.




Çekingen İnsan Aşkı Nasıl Yaşar?  

Çekingen, utangaç insan aşkı da utangaç biçimde yaşar. Ele güne karşı âşık olduğunu söyleyemez; aşkını göstere göstere, doya doya yaşayamaz. Âşık olduğunu herkesten saklar, aşkını başkalarının anlayacağından korkar. Yanlış bir şey yapıyormuş, duyulursa ayıplanacakmış duygularına kapılır. Çoğu zaman uzaktan sever, sevdiği kişinin bu sevgiden haberi bile olmaz. Sevdiği insana kolay kolay açılamaz, kendisini beğenmeyeceğini düşünür. Reddedileceği korkusuyla gerekli adımı atamaz. Kolayca sevilmediği ve  beğenilmediği duygusuna kapılır. Sevdiği insanla karşılaştığında heyecandan kalbi duracakmış gibi hisseder, yüzü  kızarır, söyleyeceklerini karıştırır. Alınganlıkları ve kolayca reddedildiği duygularına kapılması sıkıntılı bir aşk yaşamasına neden olur. Bakışlardan, konuşmalardan kendisiyle ilgili anlamlar çıkarır. Hiç olmadık zamanlarda nedeni anlaşılmayacak biçimde küser. Kayıtsız, koşulsuz, tartışmasız kabul görme ve sevilme arayışındadır.


Canlı-Hareketli İnsan Aşkı Nasıl Yaşar?  

Hayatı coşkuyla yaşayan, canlı, hareketli insanların aşkları da alabildiğine renklidir. Aşkı bir cümbüş havası içinde yaşarlar. Âşık olduklarında herkesten farklı biçimde uçarlar. Sevgilerini öylesine gürültülü patırtılı gösterirler ki, sanki böylesi dünyada ilk kez yaşanmaktadır. Herkesten farklı, herkesten çok sevdiklerine ve sevildiklerine inanırlar. Herkesin uyum sağlayamayacağı romantik hayallere ve beklentilere kapılırlar. Aşkı, âşık olmayı severler. Bir ilişki bittiğinde bütün dünyaları yıkılmış gibi görünseler bile hiç beklenmedik bir anda yeni bir ilişkiye başlayabilirler.



Gelgitlerle Dolu İnsan Aşkı Nasıl Yaşar? 

Hayatı gelgitlerle dolu, günü gününe uymayan insanların aşkları da dalgalıdır. Bir bakarsanız dünyanın en büyük aşkı yaşanıyor, bir bakarsınız nefret dolu bakışlar… Sevgisi de nefreti de bir başkadır; en derinden hissedilir. Aşk onun için sanki bir başkasına bağlanma değil, karşısındakine yapışma gibidir. Sanki ömrü boyunca o varmış, hayatı onsuz hiçbir zaman yaşayamayacakmış gibi algılar. Her an onunla birlikte olmak ister, onun kendine göre bir hayatı olduğunu düşünemez. Sürekli birlikte olma isteği ile karşısındakini adeta boğduğunu göremez. Sevdiği kişi tarafından terk edileceğini düşünmek katlanılmaz duygular yaşamasına neden olur. Ayrılığa dayanamaz; ayrılma olasılığı söz konusu olunca kendisini yapayalnız, kimsesiz ve çaresiz bir insan olarak görür. İlişkinin süremeyeceğini bilse de sevdiğini bırakamaz.



Kendisini Herkesten Önemli Gören İnsan Aşkı Nasıl Yaşar?
 
Kendisini herkesten farklı, herkesten önemli ve değerli bir insan olarak algılayan kişi ancak kendisi gibi birine âşık olur. Âşık olduğu ya güzeldir ya ünlü ya zengin ya da herkesin peşinde koştuğu bir kişi… Sıradan birine hayatta âşık olamaz. Kendilerine yakıştıramaz. Aşkları ile âşık oldukları kişi ile kendisini başka bir önemli hisseder. En güzelin onun aşkı olması ve en güzelin ona âşık olması, başını döndürür. Onunla kendini daha farklı, herkesin gözünde değeri artmış gibi hisseder. Fakat onunla kendini daha değerli hissettiği duygusunu kaybettiği anda aşkı da biter. Aslına bakarsanız, ona âşık olduğunu sansa da âşık olduğu onun güzelliğidir.



Aşkta Kendimizi Tanırız

Herkes aşkı farklı yaşar. Farklı yaşanmasını belirleyen en önemli etmen de kişilik yapısıdır. Kendini daha iyi tanımak isteyenler için aşık olmak ve aşk yaşamak, kendini tanıma deneyinde kobay olmak gibi bir şeydir. İç gereksinimleri, çatışmaları ve korkuları insanın aşkı nasıl yaşayacağını belirler. Bazen öyle bir hal alır ki, aşkın aşk olarak yaşanmasını engeller. Daha doyumlu aşk yaşamak isteyenler, yaşadıkları her aşkı kendilerini daha iyi tanımak için fırsat olarak değerlendirmelidirler.

-Erol Özmen tarafindan yazilmistir

Çarşamba, Mayıs 18, 2011

MEDiTASYON

Düzenli olarak meditasyon yapanlar, kronolojik yaşlarından 10-20 yaş daha gençtirler! Meditasyon ile gün boyu konsantrasyonunuz ve farkındalığınız daha yüksek, hayatın güçlüklerine karşı daha güçlü ve güven dolu olursunuz. Sessiz bir yerde tek başınıza oturmak, gözlerinizi kapatmak ve nefes alış-verişlerinize odaklanmak çok basit ve etkili bir meditasyon şeklidir. Diğer meditasyon türlerini de öğrenebilirsiniz. Meditasyon sizi daha şefkatli, daha nazik, daha lütufkâr, daha nazik, daha ılımlı ve daha sabırlı bir kişi yapar. Aynı zamanda yaşama daha fazla değer vermenizi sağlar. -Asoka Selvarajah

Cumartesi, Mayıs 14, 2011

SİMYACI der ki;

"En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır..."
"Her zaman şimdide yaşamayı başarabilirsen, mutlu bir insan olursun..."
"...Geçmişin dersleri ve geleceğin düşleriyle..."
"...Bir şey istediğimiz zaman, düşümüzü gerçekleştirmemiz için bütün Evren işbirliği yapar,..."

MOBBING miş...

Bugün hayatımın en bedbaht bir saatini geçirdim. Nasıl mı? İki tane insan kılığındaki şahsiyetin hem sorularını cevaplamaya çalışmak hem de yılışık duruşları karşısında tüm gülümsememi ve içtenliğimi korumak kolay olmadı. Evet, tahmin edebilceğiniz gibi malum bir iş görüşmesinden bahsediyorum. "Hamile kalma durumunuz var mı" diye salak bir soru sordu bayan Mobing... Tüm samimiyetimle söylüyorum, içtenlikle cevapladım, "yeni evlendik, düşünmüyoruz..." Yani ŞEY yapacağımızı da sormak gibi bir şey... Ne ayıp... Özellikle bayan çalışanların, mülakatta yer almamaları gerektiğini düşünüyorum, özellikle genç olanların. Hele kompleks sahibi birisiyse, sizi süzer, bir bakar, bir daha bakar. Ne bakıyorsa, sanki kendine alacak... Nedense hep kilit sorular sorar, yapacağın işten çok, özel hayatını merak eden cinsten... Off...

Diğer önemli bir konu, çalışma koşullarını neden kötülerler? "Ay çok meşguluz", sanki ortamda siz yokmuşsunuz gibi kikirdemeler, ve bunlar yani bu yazdıklarım, Türkiye'nin en saygın kamu kurumlarından birinde oluyor... Dışarıdan da çok önemli bir yer gibi düşünülür...

Bu ikinci görüşmede şunu anladım; orası benim için doğru yer değil... Yine de son kararı bekleyeceğim ama, orada çalışmanın beni mutlu edemeyeceğine dair açık sinyaller aldım. Ayda beşbin lira verseler bile gözümde yok, çünkü kazandığın parayı harcayacak zamanım zaten olmayacak. Saygı değer mülakat ekibi, sabah dörde kadar süren toplantılardan bahsediyor... Şaka gibi... İnsan değeri yok, özel hayat yok, ne yapayım ben parayı... Bilmiyorum, gerçekten hayat çok zor... Tüm bu olumsuz görüşme sonrasında benim çıkardığım sonuç şu; olumsuz, çünkü mülakatı yapan insanlar çok kalitesizdi, onlar beni işe almak isteseler bile, (alacaklar, çünkü iyiyim, hatta çok iyyim) ben orada mutlu olacağımı sanmadığımdan kabul etmememyi düşünüyorum. Diğer çıkardığım sonuç ise Mobbing kavramı daha işe alınırken hayatımızın içine giriyor, sadece iş sırasında değil...

Bu yazdıklarım, "mutluluk güncesine" hiç ama hiç yakışmadı... Mutlu olacağım bir iş diliyorum...

Perşembe, Mart 24, 2011

"Bu gün hayatınızın geri kalan kısmının ilk günüdür." ve "Günler uzun, yıllar kısadır!"

Kitabımla sarmaş dolaş olmuş, huzurdan kendimden geçmiş bir şekilde sayfalar arasında gezintiye çıkmışken, birden sert bir rüzgar esti sanki, yüzüme çarptı ve doğruldum, bağdaş kurdum... Onbirinci kattan aşağıya baktım, metrodaki insan kalabalığını, gökyüzündeki uçurtmaları ve parkta çocuklarını seyreden anneleri gördüm...Bu sözü okuyunca aklıma ilk gelen şey "ben ne yapıyorum?"sorusu oldu. Önceden ne yaptım, gelecekte ne yapacağım? Hatalarım nelerdi? En doğru yaptığım şey neydi? Kendimle barışık mıyım? Evet! Hiç küsmedim ki. Ben kendimle çok güzel günler geçirdim ve hala geçiriyorum. Peki bu söz beni neden bu kadar ürküttü? İsteklerimi gerçekleştirmek için az mı zaman kaldı? Belki de... Hayat bize öylesine sunulmuş bir oyuncak mıydı? Herkesin rolünü oynayıp, sonra kayıplara karıştığı bir sahne miydi? Eğer öyleyse, ben bu sahnenin neresindeydim? Peki ya sen, SEN neresindesin? Pazartesi ile başlayan gün isimlerinin bir anlamı var mı, yoksa onu nasıl anlamlı yaşadığımız, içini nasıl doldurduğumuz mu önemli?


Yaşadığımız başkalarının (ya da en sevdiklerimizin) hayatı mı yoksa senin yaşamak istediğin hayat mı? Günler, can sıkmaya zaman ayıramaycak kadar değerliyken, bu durgunluk neden ki... Yaşıyoruz işte, güzel güzel nefes alıyoruz, bak şimdi güneş açtı! Hava da bir aydınlandı sanki... Daha dün yirmi yaşında değilmiydin, ne zaman kırk oldun? Aradan geçen zamanda ne yaptın? Hadi anlat deseler "ilham" kaynağı olacak ne yaptın? Sıradan mı yaşadın, öylesine mi... Sıradanlığı kabul ediyorsun yani? Tamam doğru kestim sorgulamayı, herkes kendi seçimini yapar ve seçiminin sonuçlarını yaşar. Ben mi neyim? "Aykırıyım", hep de öyle oldum, hayattan hep ilham aldım ve ilham verdim... İlham bana ve çevremdekilere artı nefes oldu, lezzet oldu, mutluluk kaynağı oldu... Yemeği nasıl yersin? Sadece doymak için mi... TAT almak için mi... Neden giyiniyorsun, sadece örtünmek için mi, iyi hisssetmek için mi... Neden okudun, meslek sahibi olmak için mi, çevredekileri bilginle aydınlatmak için mi? Neden doğdun? Sadece nefes almak için mi? Hayattan tat almak ve tüm hücrelerinle yaşayabilmek için mi... Peki o zaman günler çok uzun geliyor ve dolduramıyorsan, ve bir anda "ne çabuk geçti yıllar" diyorsan, nedir bu çelişki?..


Bugün, evet bugün ! hayatının geri kalan ilk günü? Tüm tecrübelerinle, hayat yeniden başlasaydı, neleri değiştirmek isterdin? Seçimini yapmalısın, çünkü hayat insana bir kere sunuluyor... Ben mi, evet ben de bir istek listesi oluşturmaya başladım bile :-)

Çarşamba, Mart 23, 2011

Evlilik Günlüğü

"Evli bir çift, üçüncü evlilik yıldönümlerinde  günlüklerine şunları yazmışlar...
Kadının günlüğü:
Bugün üç yıl bitti. Onun karşısına gelinlikle çıktığım günkü kadar mutluyum.
Tanrım, onu ne kadar seviyorum. Mükemmel bir erkek,cazibeli, yakışıklı, anlayışlı,sevecen, her şey var.
Bugün Cumartesi,bıraktım arkadaşlarıyla eğlensin.
En sevdiği yemek olan pastırmalı Kurufasulye ile pilav yapıyorum.
Pişti, demleniyor.Banyo yaptım, en sevdiği kıyafeti giydim. Yemekten sonra, şöminenin karşısına bir şişe kırmızı şarapla uzanacağız..
Eve geldi sonunda. Beni öpüşü biraz soğuktu, aklı başka yerde sanki. Aman Tanrım, yoksa? Tüm cilvelerime rağmen, bana yanaşmadı. Arkadaşlarıyla ne yaptığını sordum, ağzında birşeyler Geveledi. Yemekte biraz keyfi yerine gelir gibi oldu, ama hala dalgın,hala uzak,hala kabuğuna çekilmiş.
Herhalde ÖTEKİNİ düşünüyor.Benden genç mi acaba? İşyerindeki sarışın pazarlama temsilcisi olmasın?
Şöminenin karşısında şarabımızı yudumlarken, artık dayanamadım "neyin var?" diye sordum. Gülümsedi, zoraki bir gülümseme, acı dolu, uzaklık dolu.. "Yok birşeyim" diye geçiştirdi.
O gürül gürül yanan aşkın bu kadar çabuk biteceğine inanamıyorum, daha dün bana ebediyete kadar benimle olmak istediğini söylüyordu. Bugün aramızda iletişim kopukluğu başladı bile.Belki de kilo alıyorum.
Çok mu vır vır yapıyorum? Elini tuttum. Elimi okşadı,ama eller hissiz, parmak uçları soğuk... Stepe başlasam?
Çocuk istesem? Yalan, yalan, yalan. Kendimi kandırmaktan başka bir şey değil bunlar.
Bitti...Bittti...Bitti. Tanrım, ölmek istiyorum. Kendimi son kez onun kollarına attım. Ağlaya ağlaya uykuya dalmışım.

Erkeğin Günlüğü :
Öff be, FENERBAHÇE yine yenildi. Ama, kuru fasülye güzeldi..."
-Anonim

Pazartesi, Mart 21, 2011

"Güneş doğacaktır, çiçekler açacaktır..."

"Yasam uzerine fazla geldigi zaman onu zorlama, biraz duraksa, neler olup bittigine anlam verme.
Mutlaka yanlis bir sey oldu ve dusuncelerin ile dileklerin ayni orantida degildi ve varligin ile bulusamadi.
Sorun yok, sadece bekle.
Gunes dogacaktir, cimler yeserecektir, cicekler acacaktir, ruzgar esecektir.
...ve yagmur yagacaktir, zorlamaya gerek yoktur.




olmasi gereken kendiliginden olur!


Izlemene devam et, sahitlik guzeldir, hem olayin disindasindir hem de icinde,
o bir dengedir, o anlamlidir, sahit ol, tanik ol, olan ile butunles,
guzellik olanlarin icinden filizlenecektir;
zorlamaya gerek yoktur, olmasi gereken kendiliginden olur!..
Hayat ucbucukla dort arasindadir. ..
Ya ucbucuk atarsin, ya da dort dortluk yasarsin..."

NEYZEN TEVFIK

Pazar, Mart 20, 2011

Bugün SENi ne MUTLU etti?

Gün yeni başladı ama daha günün ilk saatlerinde beni mutlu edecek çok şey oldu... Güne hapşırma krizi ile uyandım ve yaklaşık yirmi dakika südü... Bu durum sevgilimin uyanmasına vesile oldu :-) sonra bana mükemmel bir kahvaltı hazırladı-domatesin kokusunu şu an bile hissedebiliyorum...

Sevgilim, iki kişik kahvaltımıza yeni uyanmış olan ev arkadaşımızı (ingiliz) da davet etti ve artık biraz daha kalabalık bir kahvaltı masası olmuştu :-). Masada konuşulanları çat-pat anlayabilsem de aralarda ben de yorumlarımı, sevgilimin de sonsuz yardımlarıyla aktarabiliyordum. Bu gerçekten bana çok iyi hissettirdi. Özellikle farklı ülkelerdeki insanların bu şekilde huzurlu bir ortamda bulunması, kültürlerini ve dinlerini birbirlerine samimiyetle aktarması, insana kendi "dünyalı" gibi hissettiyordu.

Sonrasında, yine aynı ev arkadaşmızın kiliseye giderken, elinde çantasına yerleştirmeye çalıştığın iki şey vardı. Biri siyah ciltle kaplı kutsal kitap İncil, diğeri küçük bir teşekkür amacıyla hediye ettiğimiz kahve ve mavi renklenler ciltlenmiş not defteri. Bu bana ve sevgilime çok iyi hissettirdi. Sevgilimle göz göze gelince, sanıyorum ikimizin de gözlerinden insan sevgisi fışkırıyordu ve ev arkadaşımızın da aynı şekilde... İnsanlar, inanmak için hangi yolu seçerse seçtin, mühim olan inanmaktı ve aynı yönde olduğumuzu kalpten hissetmekti.

Böyle yoğun arkadaşlık duyguları, ruhani duygular ve sevgiyle başlayan sabah saatleri, sevgilimle odamızda kitap okuyarak devam etti. Sonra sevgilim, markete gidip bana sürpriz yapmak için poşetler dolusu güzel şeyler almış. Bazen canımın çektiği ya da almak istediğim şeyleri ona söylemeye çekiniyorum. Çünkü öylesine hızlı davranıyor ki hiç üşenmenden defalarca markete gidiyor ve yine bir dolu poşetle geri geliyor.

Dün, okuduğum kitabında etkisiyle "ölüm" hakkında düşündüm ve bulunduğum her boş anımda (metroda, otobuste, yürürken...) sevdiklerimin uzun ve sağlıklı yaşaması için içimden sürekli dua ettim.

SiZi bugün ne MUTLU etti?..

Cuma, Mart 18, 2011

"Stres"ten Kurtul Ama..

"STRES" yaşantımızın en önemli sorunlarından, aynı zamanda her sorunun kaynağı olan bir kabus malesef! "Stresli bir insanım" diye düşünüp köşemize mi çekilecegiz? Hayır! Ne yapacağız, çözmeye çalışacağız. Ama nasıl? Nasıl? Nasıl?

Bunun üzerine oldukça kafa yordum aslında, araştırdım ve hala araştırmaya devam ediyorum. Yani azcık başımız ağırsa, yerimizde duramayız, hemen bir ağrı kesici bulmaya çalışırız. Peki, asıl ağrıların kaynağı olan, ve tüm neşemizi, yaşama sevincimizi yok eden, gözlerimizdeki mutluluk pırıltılarını silen stresten kurtulmak için ne yapıyoruz? Siz ne yapıyorsunuz?... (Yorumlarınız lütfen :) )


http://inspiredtype.wordpress.com/
 
Araştırmalarım sonucunda, genel olarak şu sonuçlara vardım;
  1. Dua edin ve sahip olduklarınıza şükredin.
  2. Strese neden olan nedenleri bulun ve ayıklayın
  3. Yalnızlık bekçişi olmayın! Arkadaş, aile, sevgili, eş, koca, kardeş, dost, komşu... Hepsi lazım!
  4. Komplekslerinizi rafa bile kaldırmayın, çöpe atın!
  5. Gerçekleri kabul edin ve kendinize güvenin (ukala olmadan)
  6. İmaj hoş birşeydir, yeni bir tarz yapabilirsiniz, ama imajın herşey olmadığını da unutmayın.
  7. Çıplak ayakla bir lale bahçesinde ya da kırda yürümeyi düşündündün mü? Bence düşünmelisin ve denemelisin...
  8. Eşya aramaktan nefret ederim, hele de bir yerlere yetişmek zorundaysam... O zaman aldığım şeyleri yerine koyarım, düzenli olmak beni bu dertten kurtarır.
  9. Geçmişte yaşamaktan vazgeç. İyi, güzel, hoş olsa da olmasa da unut gitsin! Geçmiş işte adı üstünde, eski zamanda kaldı.Sen bugününe odaklan ve şimdi yaşadığın anın tadını çıkar.
  10. Biraz spor ne iyi gelir... En basitinden yürüyebilirsin diye düşünüyorum... Yürümekten hoşlanmıyorsan, kendine bir tekerlekli sandalye temin et ve istediğin yerleri gez, bu da çok eğlenceli...
  11. Kötü alışkanlıklarını bırak;alkol, sigara, çok fazla kahve! Sağlığını düşüyorsan ve uzun yaşamak istiyorsan, sabahları daha zinde hissetmek ve erkenden gülümseyerek uyanmak istiyorsan bunu yapmalısın.
  12. Gelecek için planlar yap ve bu planların gerçekleşmesi için çaba harca ama bunları yaparken de endişelenerek kafayı yormamalısın. Endişelenmeden, kaygı duymadan ve şu an yaşadığın, nefes alabildiğin saniyelerin kıymetini bilerek geleceği planlamalısın. Gelecek gelmeden geleceğin endişelerini yaşamaya çalışma!
  13. Odağını kaybetme, gerçekten yapmak istediğin şeye odaklan.
  14. İşlerini küçük parçalara ayırarak yap.
  15. Nefes alabilmenin keyfine var (özellikle açık havada, kırda, bayırda, gün yeni başladığında...)
  16. Arabada şarkı sözle!
  17. Modaya göre değil, bedeninize uygun olan kıyafetler giyinmeyi tercih edin-(eskiler ne demiş: "moda size yakışandır"). Giydikleriniz içinde gülümseyehn bir yüz yoksa, ne kadar pahalı olduklarının da ne kadar güzel kıyafetler oduklarının da önemi YOK.
  18. 
    http://www.goldenretrieveradoption-secret.com/
    
  19. Küvette sakin zaman geçirin.. Suyun rahatlacı etkisinden faydalanın...
  20. Hayvanları sevin.
    (Laf aramızda uygun bir ortam sağladığım an "Golden Retriever" almak en çok şstediğim şeylerden biri... Şimdi bunları yazarken bile çok heyecanlandım)
  21. Güzel bir uyku gibisi yok... Bebek gibi uyuyun...
  22. "BEN" demekten vazgeçin. İnsanlar size sinir olabilir ve çevrenize itici gelebilirsiniz.
  23. H20'yu sev. Yani SU iç... Su iç...Su iç...Su iç...Su iç...Su iç...Su iç...Su iç...Su iç...Su iç...Su iç...
  24. Saatlere bağlı yaşama, kolundaki saatten kurtul... Hepimizin beyni var, öyle değil mi...? :-)
  25. Huzur ve sessizliğin olduğu özel bir bul ve kendini dinle...
  26. İşlerini erteleme... ASLA... (Atalarımız ne demiş: bu günün işini yarına bırakma)
  27. Herşeye "EVET" deme lütfen... "HAYIR" da bir cavap...
  28. Esnek bir programın olsun...
  29. Trafiğe saygılı ol... (madde 16 yı hatırla ve şarkı söylemyi dene, tabi dinleyebilirsin de)
  30. Kendini başkalarıyla karşılaştırma... Evrende herkesten bir tane var! İkizlerin bile farklılıkları var... Herkes ÖZELDİR!
  31. Mutluluğunu ve bir şeyleri başarmış olmanın çoşkusunu doyasıya yaşa: dans et, zıpla, bağır...
  32. Dostlarını ara...
  33. Kullanmadığın şeyleri AT! (Bu maddeye bayılıyorum!)
  34. Çocuk gibi davranmak EĞLENCELİdir! Bundan utanma...
  35. Başarısızlıklar BAŞARI getirir. Olaylardan ders almayı öğren...
  36. Kendine bir iyilik yapmak istiyorsan AFFETMEYİ öğrenmelisin. Böylece kalbini ferahlat, kimse yüreğine ızdırap verecek kadar değerli değildir. Affet gitsin...
  37. Ne zaman konuşacağını, susacağını ve hareket edeceğini iyi düşün.
  38. Keyif almadığın bir işte çalışma, daha uygun birşeyler bak.
  39. Çok yeme! Stresli insanlar çok fazla yer... Sonra da kilo aldım diye üzülür... Bunu kendine yapma...
  40. YAVAŞ YE... Kendin için, tadını çıkararak...
  41. Zaman hırsızlarından kendini koru. Az televizyon izle, spam kutuna gelen elektronik postalara bakma, sosyal iletişim ortamlarında çok vakit kaybetme. Sana ne başkalarından? Unutma, kendi zamanından çalıyorsun :-)
  42. Kötü günler için para biriktir. Kötü günler gelmez inşallah, güzel günlere harcarsın, ama sen yine de biriktir.
  43. Güneşli günlerin tadını çıkar...
  44. İlham veren ve cesaretini artıran iyi bir kitap oku... Ne dilersen onu çekersin...
  45. Eğlenceli bir HOBİ edinmelisin (resim yapmak, bisiklet, muzik, yazmak, blog...)
  46. Kendini affet ve yeni başlangıç yap...
  47. Sahip olduğun şeyler sana sahip olmasın...
    (Arabanın bakımını yaptırmak için, güneşli bir günde ailenle birlikte piknik yapmaktan vazgeçme.)
  48. Herkesin DİNLENMEYE ihtiyacı vardır.
  49. Nasıl göründüğünü UNUT ve EĞLEN... Herkesin üzgün ve dağınık göründüğü zamanlar vardır.
  50. Masaj yaptır... Vücudun bunu hak ediyor.
  51. Gününü planla...
    (En fazla onbeş dakika oluyor, ama sonuç mükemmel. Gün sonunda planlanan herşey yapılmış.)
  52. AŞKA zaman ayır... Kalbinle aşık ol...
  53. Spontan yaşamak da güzeldir.
  54. Aynı anda sadece birşeye odaklan ve onu en iyi şekilde yap.
  55. Umursamamayı öğren...
  56. Paylaş...
  57. Arabada çok vakit geçirme...
  58. Hatalı olduğunu anladığında, özür dilemekten çekinme...
  59. Allah'ın sözlerini hatırla... Dua etmenin gücüne inan...
  60. Kalbinize iyi bakın
  61. Sizi arayan insanlara (telefon, e-posta,..) mutlaka geri dönüş yapın
  62. Çalışma ortamınızı düzenleyin
  63. Sessiz bir insan, sakin bir insan anlamına gelmiyor. KONUŞUN ve kendinizi ifade edin.
  64. Bazen sözler anlamını yitirir, SARILMANIN muhteşem huzurunu deneyin...
  65. E-postanızı temizleyin...
  66. Televizyonu kapatın... Kendi hayatınızı konuşun...
  67. Basit ama dolu dolu yaşa...
  68. Evini yeniden dekore et...
  69. GÜL ve AĞLA
  70. Pozitif yaşamayı seç.
  71. Müzik dinle
  72. Ev gibisi yok. Evinizde daha çok zaman geçirin...
  73. Günlük tut, blog yaz

Mutlu Kadın Olmak?!

Gerçek aşk
Sadık ve yakışıklı bir sevgili
Seks
Güzellik, güzel olan herşey...
Romantik akşam yemekleri (mum, şarap,müzik,...)
İyi düşünülmüş bir armağan
Herkesin mutlu olması (anne, baba, kardeşler,...)
Bakımlı olmak, iyi giyinmek...
Farklılık, değişim, sürprizler
Tatmin edici bir iş!
Farkedilmek
Önemsenmek, özenilmek, örnek olmak,
Anne olmak, çocuklarıyla doyasıya vakit geçirmek
Telaşsız olmak
Asil olmak ve asil davranmak
Nazik olmak, iyi huylu olmak
Sakin bir tabiata sahip olmak
Kötü huylarının farkında olmak ve onları iyileştirmek


Dianna Dengel
 

Çarşamba, Mart 16, 2011

Sadece İYİ olanı GÖR, lütfennn...

Başkalarının hatalarını, olumsuz yönlerini görmezden gelebilir miyiz? Belki kolay değil ama, yapmamız gereken tam olarak iyiye odaklanmak ve iyi olanı görmeyi seçmek. Ne kadar olumsuzlukları, yanlış olanları düşünür ve üzerine gidersek, tüm bu eleştirdiğimiz şeylerin hayatımıza girmesine izin vermiş oluruz.
Kabalah ilkelerine göre, iyiyi görmek yaşantımıza daha çok başarıyı davet eden mükemmel bir sırdır.

Bu ritüeli kendi üzerimde denediğimde şunu gördüm; olumsuzluklar olumsuzlukları çağırıyor ve bize çok fazla zarar veriyor. Yani olumsuz düşünceler, davranışlarımıza, sözlerimize yansıyor ve farkında olmadan kendimize zarar veryoruz. Beynimizde uğultu ve düşünce bulutu, sanki tüm gün çalışmış,düşünmekten helak olmuş gibi hisseyoruz. Oysa, günümü olumluya şartladığımda, beynim hafif, algılarım açık, çok daha rahat ve huzur hissediyorum. (Bugün kendime söz verdim, odağım daima olumluya odaklı. Enerjime ne iyi geliyorsa ilgim ondan yana... Tüm gün pozitif ve huzurlu...). Düşünüyorum da, çoğu zaman kör-sağır ve dilsiz gibi davranmak ve hayata pembe "at gözlüğü" ile bakmak iyi olanı farketmek de bize sonsuz kolaylık sağlayacaktır. Herşeyi görmenin, duymanın kime ne faydası var ki?..

Salı, Mart 15, 2011

Yeni birşeylere Başlamak...


http://inspiredtype.wordpress.com/

İçimiz inanılmaz bir enerjiyle dolu. Öyle bir enerji ki yerimizde duramıyor, bu enerjiyi nereye nasıl akıtacağımızı bilemiyoruz. Aslında bu bize "artık yeni birşeylere başlamanın vakti gelmedi mi?" sorusunu soran bir sinyal, ruhumuzun derinliklerinden geliyor ve kafamızı ağrıtıyor, "duy beni" diyor. Önemli olan bu iç sesi duyup, ona kulak vermek, ve şartlarımızı yeni bir başlangıç yapmaya hazır hale getirmek. Çoğu insan, "ayy ben artık burada çalışmak istemiyorum", "ayyy kovsalar da tazminatımı alıp gitsem..." diye serzenişte bulunur (öyleki yıllar sonra bile, bu insanları aynı yerde çalışıyor, üstüne birde onbeşinci yıl ödülünü aldıklarına tanık olursunuz). Hiç hoş bir davranış olmadığını kabul edelim. Zaten bu ruh haliyle de ne kadar verimli bir başlangıç yapabilirsiniz ki... Böyle düşünen arkadaşlara şunu söylemek istiyorum; "Lütfen önce şu zayıflıktan kurtulun. Kendiniz olun ve kendinize güvenin. Önceliklerinizi,yapacaklarınızı ya da yapmak istediklerinizi planlayın... Sizi neyin tatmin etmediğini, yolunda gitmeyen şeyin, o şey ne ise işte onu çözün. Çözün ki, yeni bir başlangıç yaptığınızda ayağınıza dolanmasın. İç enerjinizi yakalayın ve hedeflerinizin peşinden gidin, ama bunu akıllıca yapın... Boş serzenişlerle etrafınızı ve kendinizi yormayın. Bu tip davranışlar, grubun sinerjisini düşürmekten başka bir işe yaramaz. Sizi de mutlu bir insan yapmaz..."

 

Mutluluğun Ressamı...


Mutluluğun Ressamı "Dianna Dengel"

Mutluluğun ressamı olarak bilinen Amerikalı Dianna Dengel, tablolarıyla mutluluğun ne kadar içimizde, ne kadar yalın ve ne kadar doğal olarak insan hayatının bir parçası olduğunu gözler önüne seriyor.

Sizce de öyle değil mi?

Mutluluğun Resmi Yapılabilir mi?

Nazım Hikmet'in Abidin Dino'ya şiirle sorduğu soru;


Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? 
işin kolayına kaçmadan ama 
gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil 
ne de ak örtüde elmaların 
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolaşan kırmızı balığınkini 
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? 
1961 yazı ortalarındaki Küba'nın resmini yapabilir misin? 
Çok şükür çok şükür bugünü de gördüm 
ölsem gam yemem gayrının resmini yapabilir misin üstad?
-Nazım Hikmet


Abidin Dino, Nazım Hikmet'in şiirle sorduğu soruya yine şiirle cevap vermiştir;

Kokusu buram buram tüten 
Limanda simit satan çocuklar 
Martıların telaşı bambaşka 
İşçiler gözler yolunu. 
İnebilseydin o vapurdan 
Ayağında Varna'nın tozu 
Yüreğinde ince bir sızı. 
Mavi gözlerinde yanıp tutuşan 
Hasretle kucaklayabilseydim 
Seninle, bir daha. 
Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi 
Bağrımıza bassaydık seni Nazım, 
Yapardım mutluluğun resmini 
Başında delikanlı şapkan, 
Kolların sıvalı, kavgaya hazır 
Bahriyeli adımlarla düşüp yola 
Gidebilseydik meserret kahvesine, 
İlk karşılaştığımız yere 
Ve bir acı kahvemi içseydin. 
Anlatsaydık 
O günlerden, geçmişten, gelecekten, 
Ne günler biterdi, 
Ne geceler... 
Dinerdi tüm acılar seninle 
Bir düş olurdu ayrılığımız, 
Anılarda kalan. 
Ve dolaşsaydık Türkiye'yi 
Bir baştan bir başa. 
Yattığımız yerler müze olmuş, 
Sürgün şehirler cennet. 
İşte o zaman Nazım, 
Yapardım mutluluğun resmini 
Buna da ne tual yeterdi; 
Ne boya... 
                                       -Abidin Dino


Cumartesi, Mart 12, 2011

Başarı ve Mutluluk

  


http://inspiredtype.wordpress.com/
  
İyi bir kafaya sahip olmak yetmez; mesele onu iyi kullanmaktır.  Rene Descartes
İnsan beyni, sahibinin ihtiyaçlarından fazla gelişmiş bir araca benzer.  A. R. Wallece
Hayal, gücünden daha önemlidir.  Albert Einstein
Yapacağın ilk şeyi kafanda net olarak görmelisin. Alex Moorison
Güzel cevap her zaman daha güzel soruyu sorana verilir. E. E. Cummings
Başarı belki insana çok şey öğretmez, fakat başarısızlık çok şey öğretir. Çin atasözü
Başarı kuvvetli olana gülümser, başarısızlık zayıflara çullanır. Oscar Wilde
Başarı tatlıdır ama çoğu zaman ter kokar. Anonim
Başarılarını gizlemek, en büyük başarıdır. La Rochefoucauld
Başarının dört şartı; bilmek, istemek, cesaret etmek ve susmak. Munthe
Başarıyı en kötü şekilde kullanmak, onunla övünmektir. De Maupassant
Büyük başarıların sahipleri küçük işleri titizlikle yapabilme sabrını gösteren kişilerdir. Schiller
Dünyada başarı kazanmanın iki yolu vardır: Ya kendi aklından faydalanmak yahut da başkalarının akılsızlığından faydalanmaktır. La Bruyere
Güçlükler, başarının değerini artıran süslerdir. Moliere
Hiç kimse, başarı merdivenine elleri cebinde tırmanmamıştır. Moorhead
İyi bir başlangıç, yarı yarıya başarı demektir. Andre Gide
Para nasıl parayı çekerse, başarı da başarıyı çeker. De Chamfort
Nerede olursanız olun, elinizdekilerle yapabileceğinizi yapın.  Theodore Roosevelt
İnsan sahip olduklarının toplamı değil,  fakat henüz gerçekleştiremediklerinin toplamıdır.  Jean Paul Sartre
İnsanın yaşam düzeyini bilinçli bir çabayla yükseltme konusundaki tartışma götürmez yeteneğinden daha cesaret verici bir gerçek bilmiyorum. Henry Davıd Thureau
Başarı bir yolculuktur, bir varış noktası değil. Ben Sweetland
Ahlak konusunda en önemli dersler kitaplardan değil, yaşanan deneyimlerden alınır.  Mark Twaın
Deneyim düşüncenin, düşünce ise eylemin çocuğudur.  B. Dısraelı
İnsanlar öğrenme dürtüsüyle doğarlar. Öğrenmeye karşı merak ve  bundan duyulan zevk insanın doğasında vardır. Bunlar bebeklikten başlayarak zamanla yok edilir.  W.E.Demıng
Coşku, zekâdan daha önemlidir.  Albert Einstein
Düşünmek ve söylemek kolay, fakat yaşamak, hele başarı ile sonuçlandırmak çok zordur. Ziya Gökalp
Başarının sırlarından biri, geçici başarısızlıkların bizi yenmesine izin vermemektir.   Mark Kay
Yapabildiğimiz her şeyi yapsaydık, buna kendimiz bile şaşardık. Thomas Edison
Başkaları için duyduğun kaygı, kendin için duyduğun kaygıların önüne geçtiği zaman olgunlaşmışsın demektir.  John Mac Noughton
Zenginlik ve güzellikle birlikte bulunan ihtişam geçicidir ve kolay zedelenebilir. Erdemse muhteşem ve ölümsüz bir servettir. Sallust
Başkaları yararına iyi bir şey yapmak görev değil, zevktir. Çünkü sizin sağlık ve mutluluğunuzu artırır.  Zoroaster
Bir şey biliyorum, o da hiçbir şey bilmediğimdir.  Sokrates
Engeller beni durduramaz, her bir engel kararlılığımı daha da güçlendirir.  Leonardo da Vinci
Üstelemek başarının temel unsurudur. Kapıyı yeterince uzun süre ve yüksek sesle çalarsanız, birilerini uyandıracağınızdan emin olabilirsiniz. Henry Wadsworth Longfellow
Bir kitap bir aynadır. Ona bir eşek bakacak olursa karşısında elbette bir evliya görmez.  Goergo C.Lıchtenberg
Öykü sözcüğünün kökeni depo kelimesidir. Bu nedenle öykülerin birer depo oldukları söylenebilir. Şeyler öykünün içinde saklanırlar ve bu şeyler anlamdır.  Mıchael Meade
Çömez yakınıyormuş: "Bize öyküler anlatıyorsun ama anlamlarını açmıyorsun." Usta yanıt vermiş: "Biri sana meyveyi çiğneyerek ikram etse hoşuna gider miydi?" Paul Brunton
Oğlum, bütün hayatımı kolların ve ayakların belirlemeyecek. Hayatına asıl yön verecek olan beynin ve kalbindir. Bir şeyi gerçekten istiyorsan, bütün engelleri yenip ona ulaşabilirsin.  Shelton Skelton
Dünyanın acı ile dolu olduğu doğrudur ama bir çok insan da bunun üstesinden gelmektedir.  Helen Keller
Büyük düşler kuranlar düşlerini gerçekleştirmez, aşarlar.  Alfred Lord Whıtehead
Arzu varsa çözümde vardır.  Anonim
Olumsuz düşünceleri zihinsel canavarlar halini almadan önce yok edin.  Anonim
Sizi korkutan her deyim size güç, cesaret ve güven kazandırır. Kendinize "Ben bu dehşeti yaşadım. Bundan sonra gelecek şeylere hazırım" dersiniz.  Eleanor Roosevelt
Kimi insanlar yaşamımıza girer ve çıkarlar. Kimileride bir süre yaşamamızda kalır ve kalbimizde ayak izlerini bırakırlar, o zaman bir daha asla aynı insan olamayız.  Anonim
İnsanın ruhu felç olmaz. Soluk alabiliyorsanız, düş de kurabilirsiniz.  Tavuk suyuna çorba
Yeterince sevginiz varsa dünyadaki en mutlu ve en güçlü insan olursunuz.  Dr. Emmet Fox
Hata değil çare bulun. Henry Ford
Annem Help, "Herkesin kaderini kendisinin çizdiğine inanırım. Yaradanın sana verdiğiyle en iyisini yapmalısın" derdi. Forrest Gump Filminden
Düş kurmak değil, bir düşe sahip olmamak budalalıktır. Clıff Clavın, Cheers
Başkalarına yardımcı olmak için elinize her zaman büyük fırsatlar geçmez, ama küçük fırsatlar her gün çıkar.  Sally Koch
Deneyim: En acımasız öğretmen odur. Fakat en iyi öğretmen de odur.  C.S. Lewıs
Düşünceli olun, çünkü karşılaştığınız herkes inanın en az sizin kadar zorlu bir mücadele veriyor.  Plato
"Sana bütün bunları kim öğretti, Doktor?" Yanıt anında geldi. "Acı çekmek." Albert Camus, Veba
İnsan yaşamının amacı başkalarına hizmet etmek, şefkat göstermek ve yardımcı olmayı istemektir.  Dr. Albert Schweıtzer
Kendinizi tanıyıp ifade etmek onu inkâr etmekten çok daha kolaydır ve başarırsanız liderlikte ödüllendirilirsiniz. Warren Bennıs
Bir değişim, bize gelişme fırsatını sağlayacak olan bir sonraki değişime yol açar. Vıvıen Buchen
Başarıya ulaşıp sıçrama yapan bireyler, aynı zamanda değişimin ustaları olacaklardır. R. Kanter
Başkası düştü mü, "çürük tahtaya basmasaydı" deriz. Kendimiz düşünce, bastığımız tahtanın çürük çıkmasından şikâyet ederiz.  Cenap Şehabettin
Dünyada birçok kabiliyetli kişiler, küçük bir cesaret sahibi olmadıkları için kaybolurlar.  Sydney Smıth
Durmak ölüm, taklit uşaklıktır, çalışmak ve yetişmek ise hayat ve hürriyettir.  L.Y. Rauke
Aradığını bilmeyen, bulduğunu anlayamaz. Cladue Bernard
Mevcut bilgi birikimimizle öyle sorunlar yaratırız ki aynı birikimimiz bu sorunları çözmemize yetmez. A. Eınsteın
Bilgi, tek başına ekonomik bir kaynak değildir. Bilgi alınıp satılamaz, sadece bilgiyle yaratılanlar alınıp satılabilir.  P.Drucker
Hayatta rastladığım herkes, bir bakımdan bana üstündür. Bu yüzden kendisinden bir şeyler öğrenebilirim. Emerson
İlk çağlarda güçlü olan,  endüstri çağında zengin olan kazanırdı. Bilgi çağında ise bilgili olan kazanacaktır.  A. Toffler

Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.  Mevlana
İlim ilim demektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır.  Yunus Emre
Tez elde edilen başarı, insanı kararsız ve maceraperest yapar.  Bacon
Hayatta başarılı olanlar, kendilerine gereken bilgileri öğrenmekten bir an geri kalmazlar ve hadiselerin sebeplerini her zaman araştırırlar. Rudyard Kıplıng
Ne başarırsanız başarın, size yardım eden mutlaka vardır.  Athea Gıbson
En sıradan iş bile büyük başarılar getirme potansiyeline sahiptir.  H.Jackson Brown
Okunu hedeften öteye atan okçu,  okunu hedefe ulaştıramayan okçudan daha başarılı değildir.  Montaıgne
Para asıl parayı çekerse, başarı da başarıyı çeker. Chamfort
Büyük işler başarmak isteyen kimse, ölüm yokmuş gibi davranmamalıdır.  Vauvenaroues
Başarı istediğini elde etmek, mutluluksa elde ettiğini sevmektir.  Brown
Büyük aşkların ve büyük başarıların büyük riskler içerdiğini unutma.  Kim iyi yaşamış, bol bol gülmüş ve çok sevmişse, başarıyı yakalamış demektir.  Bessıe Anderson Stanley
Ders alınmış başarısızlık başarı demektir.  Malcom S. Forbes
Mağlubiyete uğrayınca ümitsizliğe kapılma, her başarısızlıkta bir zafer arzusu yatar.  Germaın Martın
Başarısızlıklar, kuvvetlilere daha da kuvvet verir.  Saınt Exupery
İyi bir başlangıç, yarı yarıya başarı demektir.  Andre Gıde
Her şeyin mühim noktası, başlangıçtır.  Eflatun
Bütün büyük işler, küçük başlangıçlarla olur.  Cıcero
Ya başlamamalı, ya da bitirmeli.  Ovıdıus
Bir milletin büyüklüğü, nüfusunun çokluğu ile değil, akıllı ve fazilet sahibi adamlarının sayısı ile belli olur.  Victor Hugo
Çalışanlar, kötülük düşünmeye vakit bulamazlar. Çalışmayanlar ise, kendilerini kötülükten kurtaramazlar.  Hz. Ali
Basit bir adamın elinden geleni yapmaya çalışması, zeki bir adamın tembelliğinden iyidir.  G. Gracıan
Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak şarttır.  Balzac
Hiçbir şeye cesaret etmeyen, hiçbir şey beklemesin.  Schıller
Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkutan kurtarır.  Konfüçyus
Başkalarının kusurlarını tartarken, parmağıyla terazinin kefelerini bastırmayan insan pek enderdir.  Byron Langenfeld
Büyük adam büyük olduğunu; fakat büyüklüğünün küçüklük olduğunu bilir.  Andre Mauroıs
"Bundan yirmi yıl sonra yaptığınız şeylerden dolayı, yaptıklarınızdan daha fazla pişman olacaksınız. Öyleyse demir alın ve güvenli limanlardan çıkın, rüzgârları arkanıza alın,  araştırın, hayal edin ve keşfedin." Mark Twain
En büyük zaman hırsızı kararsızlıktır.  C. Floru
İyiliği, hastalığı, sefaleti, mutluğu, zenginliği, fakirliği yapan zihindir.  Edmund Spencer
Vücutlarımız bahçemizdir…  Niyetlerimiz de bahçıvanımızdır.  William Shakspeare
Gerekeni yap ve güce sahip ol. Emerson
Gülümseyin: öyle samimi ve sıcak olun ki her sıktığınız ele, ruhunuzu da katın. Dale Carnegie
Akli resimler zihni kalıbımızın biçimlenmesine yardım eder.  Robert Collier
"Vereceğimiz bilinçli komutlarla beyin merkezlerimizi geliştirebilecek, böylece şimdilerde düşleyemeyeceğimizi kullanabileceğiz". Dr. Frederic tilney
"Harikulade şeyler ancak, içlerindeki bir şeyin koşulların üzerinde olduğuna inanma cesaretini gösterenler tarafından yapılmıştır." Barton
Yapabilirler çünkü yapabileceklerini düşünüyorlar.  Virgil
İnsanlar arasında fark ufaktır. Ancak bu ufak fark büyük farklılığa yol açar. Ufak farklar tutumlardır. Büyük farklılık ise bu tutumun olumlu veya olumsuz olduğudur.  C.Lement stone
"Ben hayatımın hiçbir anında karamsarlık nedir tanımadım." M. Kemal Atatürk
"Güzel bir düşünce de ibadet sayılır." Ahmet İbşihi
Büyük adamlar olmazsa hiçbir şey başarılmaz, insanlar da ancak karar verilirse büyük olabilirler.  Schopenhaver
Kararlılık insan iradesinin uyandırma zilidir.  Anthony Robbins
"Yapmak istediğin her şeyi düşünerek karar ver, verdiğin kararı da mutlaka gerçekleştir.  Benjamin Franklin
"Kişinin geleceğe dönük umutları şimdiki gücünün kaynağıdır."  Maxwel
"Bilinçlik potansiyeli, insan tarafından henüz keşfedilmemiş, en son ulaşılabilecek alan olarak kalmıştır. Henüz keşfedilmemiş bir ülke gibidir." 
Limiti koyan zihindir. Zihin bir şeyi yapabileceğini kestirebildiği kadar başarılı olur. Yüzde 100 inandığın sürece her şeyi yapabilirsiniz. Arnold Schwarzenegger
"İnsan yalnız tek bir istemeli ve durmadan hep onu istemeli, o zaman onu elde edeceğimizden emin olabiliriz." Andre Gide
"Eğer hepimiz, yapabileceğimiz her şeyi yapsaydık, şaşkınlıktan kendi aklımızı başımızdan alırdık.  Thomas Edison
Konsantrasyon, bezginlik duymadan fiziksel ve zihinsel enerjiyi tek bir noktaya sürekli uygulama yeteneğidir." Thomas Edison
"Yetenekler ortaktır; herkes onlara sahiptir ama nadir olan, yeteneklerimizin bizi götürdüğü yere gitme cesaretidir." Anonim
Allah´a dayan, sa´ye sarıl,  hikmete ram ol… Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol!  Mehmet Akif Ersoy
Eğer sizde deha varsa çalışkanlık bunu inkişaf ettirir. Eğer yoksa onun yerini doldurur. Reynolds
"Gerçek başarı başarısızlık korkusunu yenebilmektir." Sweeney
"Ne geçmiş vardır ne gelecek; sadece sonsuz bir şimdi vardır." A. Cowley
"Başarı, küçük hataların ve başarısızlıkların biraz ilerisinde duran şeydir."  T. J. Watson
"Akıl kendi başına Cenneti Cehennem, Cehennemi de Cennet yapabilir. " John Milton
"Bazı kimseler güllerin dikeni olduğundan yakınırlar. Ben dikenlerin gülü olduğuna şükrederim." Alphonse Kann
Kişinin geleceğe dönük umutları şimdiki gücünün kaynağıdır.  Maxwel
Erişmek istedikleri bir hedefi olmayanlar, çalışmaktan zevk almazlar."  Emile Raux
Bir gemi doğuya gider, biri batıya. Esen aynı rüzgârla: hangi yöne gidebileceğini belirleyen rüzgâr değil, yelkendir.   Ella Wheeler Wilcox
Aradığını bilmeyen, bulduğunu anlayamaz.  Cladue Bernard
Ölçülebileni ölç, ölçülenmeyeni ölçülebilir yap. Tabiatın kitabı matematiksel bir dille yapılmıştır.  Galileo
Bazı yenilgilerin nedeni, insanların işi yarıda bıraktıklarında, başarıya ne kadar yakın olduklarını bilememeleridir.  Thomas Edison
Pek çok konuda başarı, başarmanın ne kadar vakit alacağını bilmeye bağlıdır.  Montesgieu
Gücünü aşan rolü üzerine alırsan, bu rolü, iyi oynamadığın gibi yapabileceğin rolü de terk etmiş olursun. Epiktotes
Demir mıknatısa âşıktır. Hep ona doğru koşar, zaferde sabra âşıktır ve devamlı ona koşar.  Sühreverdi
Beklemeyi bilen insan her şeyi elde edebilir.  Benjamin Disraeli
Dünyada yeteneksiz insan yoktur. Sadece iyi eğitilmemiş ve iyi yönlendirilmemiş insanlar vardır.  Angle Peartri
Kendi kendisiyle barışık yaşamak istiyorsa; müzisyen müzik yapmalı, ressam resim yapmalı, şair şiir yazmalıdır.  Abraham Mazlow
Tembel insan yoktur. Sadece, kendisine esin kaynağı oluşturacak kadar güçlü amaçları olmayan insanlar vardır. Anthony Robbins
Hayatta yapabileceğiniz en büyük hata, sürekli bir hata daha yapacağımız korkusudur.  Albert Hubbard
Önce biz alışkanlıklarımızı oluştururuz, sonrada alışkanlıklarımız bizi oluşturur.  John Dryden
Alışkanlık hizmetkârların en iyisi, efendilerin en kötüsüdür.  Nathanıel Emmons
Başarının sırrı işini tatile çevirmektir.  Mark Twin
İyi ya da kötü bir şey yoktur, fakat biz düşüncelerimizle iyi veya kötüyü yaratırız. William Shakspeare
Her eylemin atası düşüncedir.  Ralph Waldo Emerson
Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.  Latin Atasözü
Kişisel başarı için televizyonunuzu öldürün. Steve Chandler
Cesaretimi kaybetmiyorum, çünkü vazgeçilen her yanlış girişimler doğru atılmış yeni bir adımdır.  Thomas Edison
En iyi dost, bendeki en iyi yönleri ortaya çıkaran insandır.  Henry Ford
Yapabileceğinize de inansanız, haklı çıkarsınız. Henry Ford
İnsanın sağlığını koruyan iki faktör vardır. İşini sevmesi ve hayatı sevmesi.  Sigmund Freud
Batan güneş için ağlayın, yeniden doğduğunda ne yapacağınıza karar verin.  Dale Carnegie
Başarıya ulaşamayanların yüzde doksanı yenilgiye uğramamıştır. Sadece pes etmişlerdir.  Paul J. Meyer
İnsan bir şeyi, çok ciddi olarak arzu etmeye görsün, hiçbir şeyi erişilmeyecek kadar yüksekte değildir.  Hans C. Andersen
Düşünceler gayeyi doğurur. Gayeler eyleme dönüşür, eylemler alışkanlıkları oluşturur. Alışkanlıklarda karakter belirleyerek kaderimizi tayin eder. 
Zor bir iş, zamanında yapmamız gerekip de yapmadığımız kolay şeylerin birikmesiyle oluşur. . Henry Ford
Plansız çalışan kimse, ülke ülke dolaşıp hazine arayan bir insana benzer.  Descartes
Hepimiz zamanın kısalığından söz ederiz de; boş geçen zamanı nasıl geçireceğimizi bilmeyiz.   Seneca
Yapılmış küçük işler, planlanmış büyük işlerden daha iyidir.  Nathanıel Emmons
Düşündüğümüz şey yavaş yavaş bilinçaltında kalıplaşmış gerçek bir deyimle kendini gösterir.  Ernes holmes
Rüzgârın yönünü tayin edemeyiz ama geminin yönünü değiştirebiliriz.  Enaca